MELTEM DANIŞMAN

Metafor kelimesi Yunanca “metapherein”, “meta (öte)” ve “pherein (taşımak)” sözcüklerinden oluşmaktadır. Çoğu zaman somut bir kavramın ilk akla gelen anlamının ötesine taşınarak soyut bir oluşu ifade etmesi için metafor kullanılır, duyulur ya da olunur. İnsan, hikayeyi bir başka şekilde anlatmayı seçerek, kendini ve çevresini anlamak ve anlatmak için metaforları araç olarak kullanır. Kavramların sorgulanması, varoluş nedenlerini bulmak için sözcüklerin başkalaşım geçirmesi, soyut kavramların algılanması ve hayat ile ilişkilendirilmesi bir yoldur, yolculuktur.

Metafor, bilinen ile bilinmeyen arasında ilişki kurarak bilinmeyeni öğrenmeye aracılık edebilir mi? Duygusal, algısal, bilişsel ve yaşantısal parçaları bir araya getirmek için kullanılan bu araç, bazen suyun üstündeki sandalı ilerletmek için kullanılan küreklerdir, bazen kendini görmek için bakılan bir ayna, bazen de yaşamın kaynağı olan sudur. Kimi zaman da bilinmeyene tuttuğumuz bir fenerdir.

Yaşamımız boyunca öğrenmeye devam ederiz. Doğumdan ölüme kadar beynimiz bilgileri dosyalar ve yeni bir şey öğrendiğimiz zaman yeni bilgiyi var olan dosyalarla ilişkilendirir. Yeni bilginin daha önce var olan bir bilgi ile benzerliği sayesinde oluşan yeni bağlantılar çoğaldıkça yeni olanı kavradığımız bakış açıları şekillenir. Yeni şeyler öğrenirken bilginin kodlanması, işlenmesi, depolanması ve sıralanması işlemleri beyinde gerçekleşirken metaforlar soyut kavramları kavramak için bir araç görevi görür. Metafor kavramı beyinde işlenirken anlam kaynak alandan hedef alana aktarılır. Somut anlamda kullanılan kavramın, soyut anlam ifade eden yeni haline dönüşümü sırasında oluşan yeni bağlantılar sayesinde öğrenme sürecinin devamı gerçekleşir. Bu sırada beynin sağ ve sol lobunun etkileşimli çalışması sonucu yaratıcılık artar, bilinen bilinmeyen ile metamorfoza uğrar (Gelegen, 2019).

Özünü algılamaya çalıştığımız şeylerin tanımını metaforlar yolu ile karşılaştırarak, benzeterek, ilişkilendirerek yeni bir form olarak görürüz. Metafor, insan zihnine aittir ve zihin her şeyi her şeyle ortak edebilme gücüne sahiptir. Yeni olanla karşılaştığımızda onun özünü anlamak için yaptığımız incelemeler, sorgulamalar ve betimlemeler sonucu algının ölçeği ile oynayarak farklı açılardan yeniyi görme biçimi, yeniye aşinalığı arttırdıkça başka yenilere açılan kapıların, bağlantıların çoğalmasına neden olur. İncelediğimiz kavramlar, diğerleri ile ilişkilendirebildiğimiz kadar zenginleşir.

Rasyonel aklın kavrayamadığı şeyleri kalpteki akıl kavrar ve rasyonel akla mecazlar ve semboller yolu ile ipuçları verir (Bebek, 2019). Düşünce tarzımıza özgü bir yapı oluşturma çabamız bizi sembolleri ve mecazları kullanma yoluna götürür. Düşüncelerin vücut bulabilmesi için sembolleri kullanma eylemi, durumları etkili ve kısa bir şekilde ele alır.

Herakleitos, evrendeki ve yaşamdaki değişimi “aynı ırmakta iki kez yıkanılmaz” metaforunu kullanarak her anın değişimden ibaret olduğunu söylemiyor mu aslında? Dil bilimci Saussure ise metaforu ön yüzü dil, arka yüzü düşünce olan bir beyaz kağıda benzetmiştir (Kıyak, 2019).

İçinde bulunulan koşullar ya da paydaşı olunan ilişkilerin görünen ve görünmeyen iki yüzünü kavramak, büyük resmi görme imkanı sağlıyor. Yaşamı, döngüleri ve süreçleri anlamak adına edindiğimiz bilgileri işleme biçimimiz, bir örgü gibi beynimizde dokuduğumuz algı yapılarımız çeşitlendikçe, durumların görünmeyen yüzleri de bir başka deyişle görünür hale geliyor, görünen ve görünmeyenden çıkıp saf görü oluyor olabilir mi? Benzer bir başka anlamda manzara. Doğayı örnek alıp süreçlerini anlayarak öğreniriz problemlerin çözümlerini. Sürekli yenilenen, zamanla değişen ve yaşayan biçimler için yol gösterici bir nitelik taşımaktadır doğa. Öğrenmeyi öğrenmek, doğa üzerinden yaşamı anlamlandırma yoluyla gerçekleşebilir. Başlangıç noktasını belirlediğimizde, benzer noktaya geldiğimizi fark ettiğimiz zaman süreci anlayabilir ve yorumlarımıza bağlı varsa yapılması gerekenleri tespit edebiliriz, ya da sadece gözlemleriz. Böylece doğa insana bir ayna olabilir. Bir ev eşyası olan ayna nasıl iki boyutluyken üç boyutu yansıtabiliyorsa, doğaya baktığımızda üç boyuta ek olarak insanın zamansal boyutunu metaforlar yolu ile algılayabiliriz (Tuna, 2019). İnsanın eylemlerinin yansımasına dönüşen doğa bize bir şeyler söylemeye devam eder.

Bir de şöyle bakalım, metaforu bir tasarım olarak düşünürsek, analiz sürecinden sonra bir projenin hayata geçtiği nokta, insana ve yaşama dokunduğu noktada yani metaforun gerçekleştiği noktada vücut bulur. Ölçekler arasında gidip geldikçe edindiğimiz verilerle örülen yeni dünyanın dili, oluştuğu ve dönüştüğü parçalardır. Dilin ve kavramın sınırlarını araştırdığımız sırada algılanan ve değişen şekliyle metafor yeni bir durumun altını çizer.

Kojin Karatani (1995), “Architecture as Metaphor” kitabında Ludwig Wittgenstein’ın evi için ‘benim mimarlığım’ dediğini söylüyor. “Life Between Buildings” kitabında Jan Gehl (2011) ‘İnsanların kamusal alandaki davranışlarını incelemek, diğer canlı organizmaları incelemek ve yapılandırmakla karşılaştırılabilir.’ diyor. Mekanın aynı bir insan gibi sisteme sahip ve yaşayan bir organizma olduğunu varsayarsak mekanı bir insan olarak düşünebiliriz. Mekandaki insan davranışlarını inceleyerek mekanın kimliğini anlar ve ona bir isim veririz. İnsana benzetilen mekan bazen bir ev, bir kent, yaşadığımız dünya ya da evren olabilir. Sonsuz uzayın/mekanın olduğu bu ölçekte mekanı anlamak, tanımlandığı metaforlar sayesinde mümkün olabilir. Varoluşçu psikoloji düşünürlerinden Ludwig Binswanger ‘Yalnızca tek bir uzay ve zaman yoktur. İnsan sayısı kadar çok uzay ve zaman vardır.’ der. Her biri benzersiz bilişleri temsil eden uzay ve zamanlar yine kendi içlerinde benzersiz metaforları tanımlıyor (Öncü, 2019).

Mekanın metaforlaşmasını, proje stüdyolarına hangi bağlamlarda ve hangi yollarla yansıtabiliriz? Örneğin, üzerinde çalıştığımız çevreyi statik bir topoğrafya yerine yaşayan bir organizma olarak ele almak mümkün olur mu? 2019-2020 Yaz okulunda “bir nesnenin gözünden yaşam” egzersizi ile Ortabahçe’ye açılan kapının gözünden bir kaç saniye ortabahçeyi betimlemek bana iyi gelmişti. Metafor kullanmak, kaynak ve metafor arasında kendiliğinden ve yaşayan bir bağı tekrar tekrar kurmak anlamına geliyorsa, Köse Karaca’nın (2019) işaret ettiği gibi metaforun iyi bir yere gidebilmesi için katı bir şekilde nesneleştirmek değil, insanlaştırmak mı gerekir? Tasarım sürecinde tasarımı temsille öteleme girişiminde, yaşayan ve kendini yeniden kuran temsillerden söz edilebilir mi? Proje geliştirme sürecinde tıkandığımızda, metaforlar yaratıcılığın kapısını aralayan ve tasarım temsillerini başkalaştıran bir anahtar olabilir mi?

Bir öğrenme aracı olarak hayata yine bir öğrenme aracı olan oyun ölçeğinden bakabilir miyiz? Oyunun çağrıştırdığı bir başka metafor ne olabilir? Bir spor müsabakası, tiyatro oyunu, kutu oyunları, sanal oyunlar ve bu oyunların etkileşim sağlayan mekanları için açık alanlar, sahne, masa ya da teknolojik bir ekran. Şeylerin benzer ve iç içe olduğu metafor sistemlerinde farklılıklardan söz ederken bile aynılaştıkları bir ölçek kullanırken her şeyin birbirinden ayrı olduğunu nasıl söyleyebiliriz? “Her şeyi” ayrı yazarken, “herkesi” birleşik yazmamızın sebebi belki de budur.

Metafor su gibidir. Su beslerken, akmaya devam ederken, suyu takip eden hayat bulmaya, hayatta kalmaya devam edecektir.

Metafor ile nereye varmak istiyoruz? Hangi hakikate açılan bağlantıları keşfetmeye çalışıyoruz? Metafor düşünmek için bir araçsa, insan da düşüncelerden ibaretse, her biri benzersiz düşüncelere sahip insanı tanımak için hangi metaforu kullanıyoruz? İnsanı tanımak için nereye bakıyoruz? Ya da nerede olduğumuzu anlamak için insana nasıl bakıyoruz?

Kaynakça

Bebek, H. (2019). Zihne Çelme Takan Metafor. Psikeart, Metafor. sf. 82-83.

Gehl, J. (2011).  Life Between Buildings. London.

Gelegen,Ç. (2019). Metaforik beyin, ileri kognitif işlevsellik ve soyut düşünme. Psikeart, Metafor. sf. 7-11.

Kalkan, H. S. (2019). Aynanın Sırrından Yansıyanlar. Psikeart, Metafor. sf. 48-51.

Karatani, K. (1995). Architecture as Metaphor. The MIT Press. London. sf.125.

Kıyak, Ş. (2019). Metaforun Felsefeyle Dansı. Psikeart, Metafor. sf. 52-57.

Köse Karaca, B. (2019). Ben İnsan Değil Miyim. Psikeart, Metafor. sf. 68-71.

Öncü, Ş. (2019). Onun Gözleriyle Bakmak. Psikeart, Metafor. sf. 64-67.

Tuna, Ş. (2019). Bir Ömürlük Dostum Ayna. Psikeart, Metafor. sf. 76-79.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s