SÜHEYLA TURAN

Yıl 1939…

Aylardan 26 Aralık Salı’yı, Çarşamba’ya bağlayan gece, saat 02:00, bir kış günü geldi Destan-ı Zelzele. Adına nice yazılar, nice şiirler yazıldı. Ölenler öldü, kalanlar o hatırayı ebediyen içinde yaşamaya mahkûm kaldı.

Serimizin 2. Yazısı olan Erzincan Depremi (1939) (Depremin şiddeti çeşitli kaynaklarda 8 olarak belirtilmek ile birlikte, en çok kabul edilen şiddet değeri 7.9’dur (Url-1)) için birazdan okuyacaklarınız hassas içerik niteliğinde olup sizleri üzebilir. Ama bilinçlenmek istiyorsak bir yerden başlamalı, değil mi?

Geçtiğimiz yüzyılın başından bu güne kadar Türkiye’de gerçekleşen doğal afetlerde yüz bine yakın kişinin hayatını kaybettiği tahmin edilmektedir. Bu doğal afetlerdeki can kaybının büyük bir çoğunluğunı depremlerdeki kayıplar oluşturmaktadır (Deniz vd. 2017). Çok yaygın bir ifade olan “Deprem değil, depreme dayanıklı olmayan binalar öldürür”, yaşanan depremlerden ders çıkararak binaları depreme dayanıklı ve deprem gerçeği ile birlikte yaşayabilecek biçimde inşa etmenin önemini hatırlatır.

Tablo 1: Türkiye’de 1900-2016 yılları arasında meydana gelen doğal olaylar ve etkileri (Deniz vd. 2017: 1427).

32.962, bu sayı sizlere ne ifade ediyor? Bir çokluğu belirtmek için kullanılan soyut bir birimi mi? Yoksa sadece rakamların alfabesini mi? Bu sayının 1939 yılında yaşanan Erzincan depremi ile ilgili olduğunu söylersem, sizlerdeki ifade şeklinin de, yüreğinizde bir sızı oluşturduğunu hisseder gibiyim. Dönemin “Küçük Kıyameti” 1509 İstanbul depreminde insanlar sevdiklerini nasıl toprağa verdiyse yine aynı şekilde, Erzincan depreminde de bir bir gömüldü insanların sevdikleri, hayalleri, gelecekleri…

1939 Erzincan Depremi

Erzincan konum itibariyle Kuzey Anadolu Fay (KAF) hattı ile Doğu Anadolu Fay (DAF) hattının kesiştiği noktada yer alıyor (Görsel 1). Durum böyle olunca Erzincan’da can ve mal kayıplara neden olacak depremlerin sık olarak gerçekleşmesi ihtimali bulunuyor (Orhan, 2019). 

Görsel 1: Erzincan Ovası ve çevresindeki ana fay sistemleri (Tüysüz, 1993, s. 278).

Erzincan depremi büyüklük ve yıkıcılık açısından 20. yüzyılda gerçekleşen depremler ile karşılaştırıldığında oldukça üst sıralarda (10. sırada) yer almaktadır (Url-2). Erzincan ve yakın çevresinde son bin yıllık periyotta 57 deprem yaşanmış olduğu görülmektedir  (Hayli, 1995; Altınbilek, 1997). Bu depremler arasında yıkıcı etkiye yol açan 1939 depremi öncesinde 6 depremin gerçekleştiği bilinmektedir (Tablo 2). 

TarihlerDepremlerin Büyüklüğü
10459
11688
13788
15849
17848
18887
19397.8
Tablo 2: Erzincan’da yaşanan depremlerden bazıları (Url 3’teki veriler esas alınarak derlenmiştir). 

1939 Erzincan Depremi ve Yazılı Belgeler

1939’da yaşanan Erzincan depremi ardından mimarlar yazılar, makaleler yazmışlar, gazeteciler sayfalarında Erzincan depremi ile ilgili haberler paylaşmışlar şairler acılarını, üzüntülerini şiirlerine yansıtmışlardır. Bu kadar yıkımın olduğu ve kayıpların yaşadığı zorlu dönemlerde insanlar kendilerini bu şekilde ifade etmişken bana düşen ise de bu verileri araştırmak ve sizlerle paylaşmak oldu. 

Depremin üzerinden kısa zaman geçtikten sonra, şair Bilal tarafından Arap harfleriyle yazılmış ve 13 Kasım 1940 tarihli “Destân-ı Zelzele” başlığını taşıyan manzum yazıdan bazı sayfalara Görsel 2a ve Görsel 2b’de yer verilmiştir.

“Destân-ı Zelzele”’nin içerisinde geçen kelimeleri ve tekrar sayısı aşağıdaki gibi görselleştirmek mümkündür (Görsel 3).

    Görsel 2a: Birinci bölümün 2b: İkinci bölümün ilk ve son sayfaları (Dündar, 2019: 777).
Görsel 3:  “Destân-ı Zelzele”nin içinde geçen kelimeleri tekrar sayılarına göre görselleştirme. (Metin görselleştirmesi için https://wordsift.org/ platformundan, metin içeriği için Dündar ‘ın (2019) paylaşımından yararlanılmıştır).

1939 Erzincan depreminin Aralık ayında gerçekleşmiş olduğunu daha önce ifade etmiştim. Depremin yaşandığı dönemdeki iklim koşulları, bölgeye erişim sağlanabilecek yolların depremden hasar görmesi, depremden sağ kurtulanların deprem sonrasında soğuk kış şartlarından olumsuz etkilenmesi depremin yarattığı tahribatı daha da artmıştır. Dündar’ın (2019) ifadesiyle “Toplu ölümlerin boyutunu ifade etmek için ölenlerin cesetlerinin arabalarla toplandığı” bir ortam söz konusudur. Dolayısıyla depremin büyüklüğü, zamanlaması (gecelerin en uzun yaşandığı kış mevsiminde gerçekleşmesi), gece yarısından sonra herkes uykudayken gerçekleşmesi, depremden sağ kurtulanların enkazdan çıkarılması için bölgeye erişimin güçlüğü, temiz suya erişim problemleri,  deprem sonrasındaki çetin iklim koşulları gibi pek çok etken üstü üste düştüğünde depremin yıkıcı etkisi katlanmıştır.

Basında 1939 Erzincan Depremi 

Acı bu kadar büyük, mevsim kış, şartlar zorlu, bazı bölgelere erişim güçlüğü yaşanıyor ve insanlar her geçen dakika sesini duyurma çabası içerisinde hayat mücadelesi verirken, deprem gündemi Türkiye basınına ne kadar yansımıştı? Dönemin gazetelerinde deprem haberi nasıl paylaşılmıştı? Mimarlık gündemine deprem konusu nasıl yansımıştı? Köklü mimarlık dergilerinden biri olan Arkitekt’te depremi takip eden süreçte Erzincan depremi ne gibi tartışmalarla gündeme gelmişti?

Haçin (2014) Erzincan depremi ile ilgili dönemin basılı haber kaynaklarından detaylı bir derleme sunmuştur. Haçin’in (2014) listelediği kaynaklardan bazılarına yakından bakacak olursak, durumun önemini ve çarpıcılığını bir kez daha görebiliriz. Örneğin Akşam Gazetesi’nin 28 Aralık 1939 tarihli baskısına (Görsel 4), Ulus Gazetesi’nin 28 Aralık 1939 (Görsel 5)  ve  29 Aralık 1939 (Görsel 6) tarihli baskısına (örnekler daha da arttırılabilir) göz atalım. 

Görsel 4: 28 Aralık 1939  tarihli Akşam Gazetesi (Url-4).
Görsel 5: 28 Aralık 1939 tarihli  Ulus Gazetesi (Url-5).
Görsel 6: 29 Aralık 1939  tarihli Ulus Gazetesi (Url-6).

Mimarlık Gündeminde 1939 Erzincan Depremi

Erzincan’da yaşanan deprem felaketinden sonra mimarlık gündeminde neler konuşulmuş ve hangi önemli noktalara değinilmiş diye Arkitekt dergisinde yazılan yazıları araştırmaya başladığım zaman Aralık 1939 ve  Ağustos 1940 yılları arasında deprem ile ilişkili yazılmış yalnızca 5 yazının olduğunu farkettim. Bu yazıların içerikleri ise şu şekilde:

  • Malzeme ve strüktürel açısından depremin değerlendirilmesi (Aralık 1939).
  • Deprem bölgeleri için modüler yapı önerileri (Ocak 1940),
  • Depreme dayanıklı yapılar için strüktür önerileri (Mart, 1940).
  • Yeniden imar için proje önerileri (Mart 1940).
  • 1509 da gerçekleşen İstanbul depremi (Ağustos, 1940).

Yazı dizisinin ikinci yazısında Schutte’nin (1940) makalesine odaklanmayı tercih ettim. Bu makalede Erzincan’da yaşanan deprem ardından mimarların Erzincan’daki depremzedeler için düşündüğü mesken fikirlerden bahsedilmiştir. İlk olarak deprem yaşanan bölgelerde barakalarda yerleşimin uygun olmadığından, Erzincan gibi büyük depremler yaşandığı zaman deprem bölgesinde hemen geçiçi iskan mahalleri oluşturulması gerektiğinden bahsedilmiş. Daha ayrıntılı bir araştırma yaptığımda, barakalarda yerleşimin aileleri olumsuz yönde etkilediğini ve psikolojik sebeplerden dolayı neden baraka yerleşimlerinin yapılmaması gerektiğini daha iyi anladım. Sıkışık barakalardan oluşan bir mekansal organizasyon bir süre sonra geçimsizlikleri ve aile içi problemleri tetikleyebilirken, olumsuz koşullardan kaynaklanan salgın hastalıklar, çocuk hastalıkları gibi durumlar depremzedelere daha fazla sorun yaratabilmektedir. Bununla birlikte baraka halindeki yerleşim yerlerinde toplu olarak kullanılan tuvaletler, duşlar ve abdesthanelerde bir süreden sonra oluşan kötü kokular ve elverişsiz durumlar sorunları kat kat artırmaktadır. İkinci olarak deprem alanları için düşünülen blok konstrüksiyonlar da, deprem alanları için elverişsizdir. Yapılan blok evler doğrudan yıkılma tehlikesine maruz olmasalar bile sonrasında oluşabilecek hasarlar ve çatı çökmeleri açısından tehlike arz etmektedir.

  Görsel 7: Doğru olan şekil (Schutte, 1940: 80).
 Görsel 8: Yanlış olan şekil (Schutte, 1940: 80)

 1939 yılında Erzincan’da yaşanan depremin ardından önerilen raporda ele alınan geçici proje örneklerinden bir diğeri ise hazır beton levhalarla deprem alanlarında hemen  oluşturulan ve  3 inşaat aşaması geçirmeye müsait inşaat fikri olmuştur (Görsel 9).

Görsel 9: 3 Aşamalı İnşaat Fikri (Schutte, 1940: 80).

Bu tasarıma göre 1940 yılında ilk başta 3 ailenin yaşayabileceği bu evler, 1941 yılında inşaatın ikinci aşamasında levhalar arasında bazı ekleme-çıkarmalar ile 2 ailenin yaşadığı ve geriye kalan bir ailenin ise oluşturulan yeni evlere yerleşebileceği ve son aşamada ise tek bir ailenin mesken edinebileceği üç odalı, mutfak, hol ve ardiyeye sahip bir inşaat projesi düşünülmüştür. Fakat bu proje fikri de 1939 yılının şartlarında; inşaatta geniş bir tecrübeye sahip olmadığımız, büyük miktarda gereken çimentonun temin edilememesi ve işinde uzman işçilerin az olması sebebiyle reddedilmiştir. Peki Erzincan’da depremden sonra hangi proje ve mimari teknikler kullanıldı?

Bu sorunun cevabına serimizin üçüncü yazında değineceğiz, yalnız ufak bir tüyo verebilirim. Erzincan yaşanan bu felaket sonucunda ancak 10 yıl içerisinde toparlanabilmiş ve tüm insanlar ancak 10 yıl sonra iyi bir barınma şartlarına sahip olabilmişlerdir. O halde serinin birinci yazısı olan “Değişmeyen Gerçek” başlıklı yazıda da belirttiğim üzere: 

“Yalnızca deprem sırasında yaşanabilecek olası can kaybı değil, deprem sonrasında yaşanabilecek kaos, göçük altındaki insanların kurtarılması, doğalgaz hatlarının hasar görmesi ve yangınlar, su kesintisi, salgın hastalıklar, ulaşımda ve iletişimde yaşanabilecek kopukluklar, acil barınma ihtiyacı, gıdaya ve temiz suya erişim,  depremden kurtulan kişilerin rehabilitasyonu gibi konuların şimdiden neden mimarlık gündeminde yer bulmadığını anlamakta güçlük çekiyorum.”

Kaynaklar

Altınbilek, S. (1997). Planlama Sorunları Açısından Erzincan’ın Şehir Coğrafyası, (Yayımlanmamış Doktora Tezi), Erzurum: Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.

Deniz, O., Yıldız, M. Z., Parin, S., Erdoğan, R. (2017). “Deprem ve Göç: 2017 Van Depremi Örneği”, Social Sciences Studies Journal, 3 (10), 1426-1444. 

Dündar, A. (2019). 1939 Erzincan Depremi ve “Destân-ı Zelzele” Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi.

Haçin, İ. (2014). 1939 Erzincan Büyük Depremi Mart-2014 Url: https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/675865  (Erişim: 16 Aralık 2020) 

Hayli, S. (1995). Erzincan Ovası’nın Beşeri ve İktisadi Coğrafyası (Yayımlanmamış Doktora Tezi), Elazığ: Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.

Orhan, F. (2019). Depremlerin Şehir ve Mesken Mimarisine Olan Etkilerine Coğrafi Bir Bakış: 1939 Erzincan Depremi Örneği. Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi. Mart 2019 23(1): 339-364 

Schutte, W. (1940). Zelzele Sahalarının Yeniden İmarı Hakkında Düşünceler. Arkitekt. Cilt: 1940 Sayı: 1940-03-04 (111-112) S: 75-87

Tüysüz, O. (1993). “Erzincan Çevresinin Jeolojisi ve Tektonik Evrimi”, 2. Ulusal Deprem Mühendisliği Konferansı (10-13 Mart 1993), İstanbul.

Url-1:https://deprem.afad.gov.tr/tarihseldepremler   (Erişim: 15 Aralık 2020)

Url-2:https://en.wikipedia.org/wiki/Lists_of_20th-century_earthquakes (Erişim: 15 Aralık 2020)

Url-3: https://deprem.afad.gov.tr/tarihseldepremler (Erişim: 16 Aralık 2020)

Url-4: https://www.gastearsivi.com/gazete/aksam/1939-12-28/1 (Erişim: 16 Aralık 2020)

Url-5: https://www.gastearsivi.com/gazeteSayisi/ulus/1939-12-28  (Erişim: 16 Aralık 2020)

Url-6: https://www.gastearsivi.com/gazeteSayisi/ulus/1939-12-29 (Erişim: 16 Aralık 2020)

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s